Hakan sizi götürsün isterseniz. Ankara’yı çok iyi bilir ve sizi misafirhaneye götürerek orada kalmanızı sağlar.” dedi. “Çok iyi olur ama izin alabilir miyiz?” diye sordum. “Sorun olmaz, Hakan rahatça izin alır.” cevabını aldım. Sonra Ankara’ya gitmek için bir gün belirledik ve eniştemiz önceden bizim yanımıza gelmişti. Sabah erken saatlerde babam, ben ve eniştemiz otobüsle yola çıktık. Babamın son testi 14:30 civarında oldu. Cansu bana araç gönderdi, evimden aldırdı ve şirkete geldik.
Önce Cansu ile görüştük. Cansu beni baştan aşağı süzdü ve gülümseyerek “Zilli, bugün resmen işe başlıyorsun!” dedi. Sonra kalçama bir tokat attı ve “Bunlara iyi bak!” diye ekledi. Daha sonra patronun odasına geçtik ve Erkan bey bizi kapıda karşıladı. İçeri girer girmez, Cansu’ya “Evet Ayça, sen artık resmi olarak idareci asistanımızsın ve maaşın 5000 lira” dedi. Cansu şaşırmıştı ve “5000 mi?” diye sordu. Erkan bey, “Evet, sen işleri istekle yapıyor ve yapması gereken her şeyi yapıyorsun. Bu yüzden böyle bir maaşı hak ediyorsun. Herhangi bir sorun yok!” diye cevap verdi.
