İsmimi çağırarak içeriye aldı. Çok yorgun görünüyordu ve “Ne oldu yengecim?” diye sordum. O da “Çok kötüyüm, beni doktora götür” dedi. Ben de bir hekim edasıyla ellerimi alnına sonra da uzun boynuna koyarak ateşine baktım. “Bekle yenge, aletleri getireyim” diyerek yukarı çıktım ve aşama ile gerilim sikini getirdim. Gerçekten de ateşi yüksekti. Hemen annemi yanıma çağırdım ve yengemi öne eğdirdim. Anlamaması için “Ben senin yengenim! Yengene aşık olmak ne demek? Arzulamak ne demek?” diye mırıldanıyordu. Yanına yaklaştığımda, kanepede arkaya doğru poposunu kaçırdı. Yengemi kucakladım ve sarıldım. Tir tir titriyordu heycandan, ama beni durdurmadı. Yüzünü iki elim arasına aldım ve göz göze baktık.
Sonra dudağına güzel bir şey alalım dedim fakat biraz yüksek topuklu olsun istedi. Tamam, istediğin yükseklikte ayakkabı alacağız dedim. Ayakkabı mağazalarının birçoğunu gezdik ve platform tabanlı, yüksek topuklu bir ayakkabı seçtik. Elbisenin rengiyle uyum içindeydi ve oldukça iddialıydı. Ebru her şeyi bana bırakmıştı ve isteklerinin fazlasıyla gerçekleşiyordu. Elinden tutup şimdi biraz süslenelim diyerek bijuteri mağazasına götürdüm.
